Bu yazımızda sizlere Ahmet Erhan’ı tanıtacağız. Kendisi pek değerli şairlerimizden olmakla beraber, daha önce onun yani her yol ağzında kendine rastlayan şairin şiirlerini okumadıysanız, umuyoruz ki bu satırlara göz attıktan sonra sizlerde Ahmet Erhan’a dair bir merak uyandırabiliriz.
Ahmet Erhan’ın şiirlerinde hüzün ve karamsarlık duyguları hakim olmasına rağmen, şiirlerinin ardında beliren ‘yaşama sevinci’ hissi bana göre onun aslında tam da hayatın içinden bir şair olduğunun göstergesidir.
Hayatı
Erkence ve usulca geçip gitti bu dünyadan umudun ve hüznün şairi. Karanlıklarda umut etmek, gökyüzüne bakıp hüzünlenmek istedik bulutları içimize çekerken. Bu yüzden de çabucak sahiplendik onun bize emanet olarak bıraktıklarını…
Ahmet Erhan (Ankara, 8 Şubat 1958- Ankara, 4 Ağustos 2013). Erhan Bozkurt asıl ismidir. Şair ve öykü yazarıdır. Mersinli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bu doğum belki de pencerelerimizden içeri sızacak bir Akdeniz dinginliği ve sıcaklığının bir silüetiydi. İlkokulu ve ortaokulu Akdeniz’in çeşitli kentlerinde tamamladı. Ortaokulu bitirdikten sonra eğitimine ara verip çalışma hayatına başladıysa da daha sonraları, Ankara’da bir akşam lisesinde öğrenimini sürdürdü ve 1980 yılında buradan mezun oldu.
Gazi Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü’nde yükseköğrenimine devam etti. Üniversite hayatı sonrası öğretmenliğe başladı. Özel kurumlarda öğretmenlik ve bir dershanede müdür yardımcılığı gibi görevler üstlendi. Ankara’da bir kitabevi kurarak yayımcılık yaptı. Yayımcılık hayatı sırasında Haydar Ergülen ve Refik Durbaş gibi şairlerle tanıştı.
Ahmet Erhan, memleketine geri dönerek Adana Demirspor’un sol açığı olarak futbol kariyerine adım attıysa da, bir maçta ciddi bir sakatlık geçirmesi sebebiyle futbolu bırakmak durumunda kaldı. Türk futbolu belki çok önemli bir sol açık kaybetmişti. Fakat her kaybedişin bir kazananı olduğu gibi burada da bir kazanan vardı. Şiir severlerin sol yanı… Şairin üniversite yıllarında başlayan şiir tutkusu, bu dönemden itibaren daha da arttı. Uzun yıllar Ankara’da yaşayan yazar, sonrasında İstanbul’a taşındı. Ve maalesef 2013 yılında gırtlak kanseri sebebiyle aramızdan ayrıldı. Şiirlerinde anlattığı yalnızlığın ta kendisiydi ölümü. Son nefesini verirken yanında sadece hayat arkadaşı vardı.
Seni tanımak o kadar güzeldi ki, ‘Niye Doğurdun Anne Beni’ şiirine karşı çıkıp en coşkun sesimle ‘İyi ki doğurmuş annen seni’ diyorum…

Bugün De Ölmedim Anne
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne.
Şiir Hayatı
Erhan, Türk edebiyat tarihine ‘en hüzünlü şair’ olarak kazındı. Ahmet Erhan adı onun mahlasıydı ve Ahmet aslında babasının ismiydi. Babasının ölümünden çok etkilendiğinden bunu şiirlerinde de yansıttı. 1960 dönemi sonrası toplumsal olaylarını özgün bir biçimde kaleme aldı ve genç kuşağın sorunlarını irdeledi.
Şiirlerinde lirizm ve karamsarlık hakimdi. 1975 yılında Militan Dergisi’nde yayımlanan şiirleri sayesinde edebiyat dünyasına adım attı. 1981 yılında ilk şiir kitabı yayımlandı. Daha 23 yaşındayken ‘Alacakaranlıktaki Ülke’ şiiriyle Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı.

Yarasa’nın 21 Şiiri
1
Ölüm rengine bürünmüş
Bir Ahmet Erhan portresi gibi
Dolaştım kendi kıyılarımda
Yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım
Elimi düğmelediğim ayağımla
Bir çağdaş ve müslim olarak
Kendime sığındım
Yenilgimde bu kadardı
Boğulmalarım da…
2
Bütün aşklarım çoğul çıktı
Neden ve nasılsa
Bir sevenimi arardım
O derin ücralarda. Yoktu
Konuştular. Onlar hep konuşurlar
Çoktular
Kum tıkadım kulaklarıma
Bütün aşklarımı yalnız bıraktım
Kendi çoğulluğumda
3
Şimdi tekil bir yaban gibi
Dolanıp duruyorum yollarda
Yok ki sevenim
Var mı sevenim
Çoktan gömüldüğüm o uçurumda
Işık kusarak bekledim
Alkolün verdiği ayazda
Sanki. Yoktum. Bir hiçtim.
4
Yalnızlığımla vardım
Denizimin kıyıları hep çoğuldu
Kendimdim. O kadardım.
Tebdil gezdim ölümün uçurumlarında
Çoktum. O kadardım.
Dizüstü oturup denizine baktım
Ayna değildi. Azı yok bir suydu
Yalnızlığımla vardım
5
Işığım beni bıraktı artık
Ateş böceği topladım karanlıklarıma
6
Aklımı bir toplasam
Bitecek son isyan. Ne?
Yenilenler bilir: var mısın, yok musun
Sorusu hep bellidir yanıtı yoktur
Ölümüne bağırıyorum:
-Gelecek isyan! gelecek isyan!
7
Yenilgime bir insansam
Çağdaş ve devrimci olarak
Gün ışığı görürdüm, sevgili dünya
Her şey çünkü bir içim su
Ve denizse bir cigara içimi uzaklığında
8
Sanki hayatın dipnot evresindeyim
Ve ne çok yaşlıyım
Kuru otlar fışkırıyor her yanımdan
Bir elimde ateşi, bir elimde suyu tutsam
9
Her ölüm kendini bekler
Bir yarasanın ömrü kadar yaşadım
-Sahi, bir yarasa ne kadar yaşar?
10
Işığım söndü, kalbim dindi
Bir anka masalıydı yaşadığım
Sondum, sonuncuydum
Yalnızlık ancak bu kadar taşardı
Fışkırırdı bazan, öyleydi
Ve usulca akardı. Kalbimden
Olsa olsa ömrümle yaşıttı
11
Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
Kalbimi su ile yuğdular o gece vakti
Öldüğümü bile söylemediler
Bedenime sözüm vardı bir şafak üzre
Alnımı kumla ovdular o gece vakti
12
Tenimde ışıyan bir ışık çiçeği
Bu kadar yoracağını bilmezdim
Sevgilim… benimle yıka ellerini
13
Mesela alfabenin 14. harfinde ölmek
Yarım kalmış bir ansiklopedinin sayfalarında kalmak…
Adamım,
Kendini kıran bir dal kadar yalnızım…
14
Ne kadarsan öyle gel
Kabulüm
Sayım suyum çok.
15
Ben öleyim ücralarda
Ey şehir uleması
Siz tıpış tıpış yaşayın!
16
Adada şehirli bir yarasayım
Gün yüzü görmemiş ömrüm hep derinlere kaçıyor
Kalemim gitgide sararıyor
17
Yalnızı ve yazığıyım bu dünyanın
Mağrur bir komutan kadar mazurum
18
Ellerime söz geçirmekten caydım
Yalnızlığımın beş bin nüsha kopyasını çıkardım
19
Tanrım, çayı demledim…
Daha önce hiç bu kadar ölmemiştim.
20
Erhan gidiyor, haydi bakalım
İyi de yalnızlık yerinde duruyor, ölüm, acı…
Bari ben yazdığımla kalayım
21
Ey, yarasa
Ölüm
Yarasın sana!

Eserleri
Şiir
Alacakaranlıktaki Ülke (1981)
Yaşamın Ufuk Çizgisi- Akdeniz Lirikleri (1982)
Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin (1984)
Deniz, Unutma Adını (1992)
Öteki Şiirler 1976- 1991 (1993)
Sevda Şiirleri / Zeytin Ağacı (1993)
Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi (1997)
Ölüm Nedeni: Bilinmiyor (1998)
Resimli ‘Ahmetler’ Tarihi (2001)
Bugün De Ölmedim Anne (2001)
Ne Balık Ne De Kuş (2002)
Kaybolmuş Bir Köpek İlanı (2003)
Şehirde Bir Yılkı Atı (2005)
Buz Üstünde Yürür Gibi (2006)
Sahibinden Satılık (2008)
Öykü
Köpek Yılları (1998)
Deneme
Ankara- İstanbul Kara Treni (2001)
Ödülleri
Behçet Necatigil Şiir Ödülü (1981)
Yunus Nadi Armağanı (1992)
Cemal Süreya Şiir Ödülü (1997)
Halil Kocagöz Şiir Ödülü (1997)
Behçet Aysan Şiir Ödülü (2005)
Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü (2008)
Bu yazımızda sizlere Ahmet Erhan’ı genel hatlarıyla anlatmaya çalıştık. Kendisine edebiyat tarihimize katkılarından dolayı çok teşekkür ediyor ve okuyucularımıza da şairimizin bütün şiirlerini mutlaka okumalarını tavsiye ediyoruz.
Şiirle kalın!
Daha önceki biyografi içeriğimiz olan Sabahattin Kudret Aksal yazısına ulaşmak için tıklayınız.
Yazarımızın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Bizi Twitter’dan takip etmek için tıklayınız.